Üniversite hazırlığın bir yıllık bir süreç olmadığı artık gün gibi ortada. Ne kadar erken forma girebilirseniz süreci yönetmekte o kadar rahat olacağınızı söyleyebilirim. En yüksek sıralamaları yaptığımız öğrenciler ile serüvenimiz genelde 11. Sınıfta başlamıştır.
O yüzden 11. Sınıfın üniversite hazırlığın ilk adımı olduğunu farkedip ona göre plana ve program çıkarmaya gayret etmelisiniz. Ve her zaman okulun birkaç adım önünde bulunmalısınız.
Okul müfredatlarında mayıs ayı başlarında (iyimser süre) biten türev-integral konusu ile haziranda öğrencinin net çıkarmasını beklemenin büyük haksızlık olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple mümkün olduğu kadar konuları erken bitirmeyi önemsiyoruz.
Yüksek hedefleri olanların daha özverili olması gerektiği gün gibi ortada. Herkes hedefine ODTÜ’yü koyabilir; ama çok az insan ODTÜ performansı sergiler. Öncelikle kolay olmadığını kabul ederek işe başlamak en doğrusu. Ama bu ideale inanan herkesin de başarabileceği bir serüven. Soru ODTÜ özelinde gelmiş ama 10 bin ve üzeri sıralama bekleyenlerin hepsi bu cevabı üzerine alınabilir. İkinci olarak pozisyonunuzu belirlemeniz gerekmekte. Ben TYT neti olarak neredeyim; nerede olmalıyım? AYT netleri şimdi nerede; ne kadar daha nete ihtiyacım var? Bu sorularla yüzleşmek zor olsa da pozisyonumuzu tespit etme adına ciddi kazanımları olduğu şüphesiz. Üçüncü aşamada ise pozisyonumuzu belirledikten sonra hedefe olan uzaklığımız ölçüsünde disiplinli bir çalışma planı ve akademik takvime ihtiyacımız var. Çözeceğiniz kaynaklara mevcut pozisyonunuza göre değişkenlik gösterdiğinden herkes için genel geçer bir kaynak ismi söylemeyeceğim fakat soru kalitesi üst düzey, kazanımları güçlü, güvenirliği ve geçerliği olan yayınlar çözmek sizlere hızlı aşama katettirecektir. Matematik Koçunuz olarak yapılan bu planlama her öğrenci özelinde olduğunda ihtiyaçlarınıza bağlı olarak farklılık gösterecektir.
2020 yılı ne yazık ki talihsizliklerle beraber geldi. Sınavın ileri atılması ardından öne çekilmesi, müfredatın değişmesi, TYT de süre ila oynanması ve türlü idari problemler. Bu “gelişmeler öğrencilerin lehine…” gibi bir savunma yapmaları eğitim dünyasının içerisinde olan bir kişinin yapacağı bir yorum olmamakla beraber sıralama sınavlarında en önemli olgunu motivasyon olduğundan bihaber yaşayan kişiler oldukları apaçıktır. Batıda 100 yılda bir revize edilen eğitim hedeflerinin bizde akşamdan sabaha yapılması PISA daki sıralamamızın tesadüf olmadığını bize ispatlamaktadır. Tüm bunlar ışığında en talihsiz neslin bu yıl LGS ve YKS sınavlarına girenler olduğunu söylemek zor değil. Biz geçen yıl olduğu gibi bu yılda yerel politikadan bağımsız öğrencilerimizle konuları mümkün olduğu kadar çabuk bitirip tekrara dönmeyi hedefliyoruz. 2021 yılında her dersin 3 kez tekrar edilmesi de hedeflerimiz arasında. Bize göre ne kadar çok tekrar o kadar çok başarı getirir. Bu ilke çerçevesinde hareket edip imkanlar ölçüsünde öncelikle yüz yüze mecbur kaldığımızda da uzaktan eğitim materyalleri ile eğitim planımızı aksatmadan uygulamayı planlıyoruz. Zaten hazırlık gruplarımız maksimum üç kişiden ibaret olduğundan bu durumda performans ve zaman kaybını da minimize ediyoruz.
Bizim iddiamız eğer buna engel bir sağlık problem yoksa (diskalkuli vb.) herkesin ihtiyacı nispetinde matematik öğrenebileceğini düşünüyoruz. Gömleğimizi giyerken bir yerde düğme atlarsınız ve durumu farkedemezsiniz de ancak dışardan bakan biri bunu size anlattığında aslında durumun farkına varırız. Matematik öğrenme sürecini de bu temsil çok yerinde ifade etmektedir. Hayatımızın bir yerinde düğme atladınız ve neyi yanlış yaptığınızı bilemiyorsunuz. Sizce herşey yerli yerinde gözükmekte. Biz işte size yanlış iliklenen düğmeleri gösteriyor ve oraya kadar hatalı düğmeleri çözüp yeniden iliklemenize yardımcı oluyoruz. Tabiki bu zaman ve özveri gerektiren bir süreç. İmkansız olmadığını yıllar içinde çok defa görüp şahit olduk. Sınav hazırlığından önce 3-4 ay sürecek bir rehabilitasyona ihtiyacınız olacak. Daha sonra sınav hazırlığına başlayabiliriz. Bu durumda olan sınav öğrencilerimizle mümkün olduğu kadar erken başlamamız onların faydasına olacaktır…
Biz bunun mümkün olduğunu yüzlerce kez gördük. Fakat mümkün olmasının şartları var. Çalışma disiplini de bu şartların ilki niteliğinde. Sizden ricamız öğrenmeden hiçbir soruyu geçmeyin hepsine kafa yorun me mantıksal çıkarımlarda bulunun. Bu muhakeme yeteneğinizi güçlendirmekle beraber sizi ezberden uzaklaştırıp konunun özüne inmenizi sağlayacaktır. Özellikle çözemediğiniz sorulara çok büyük kıymet veriyoruz. Bizim sizin aklınızın içini okumamız mümkün değil fakat neyi anlayıp neyi anlamadığını sizin çözemediğiniz sorulardan rahatlıkla tespit edebiliyoruz. Kendini yetiştirmiş bir öğretmen için öğrencinin soruyu soruş biçimi dahi bir sürü detay vermektedir öğrencinin hazırbulunuşluğu ile ilgili. Hiçbir konuyu ayırt etmeden hepsini anlayarak yeterli seviyede soru çözen öğrencinin hedeflerine ulaşacağı kanaatindeyiz. Son olarak Aziz Sancar’a ait bir söz ile noktalamak istiyorum bu soruyu: “ben zekaya inanmıyorum; ben çalışmaya inanıyorum. Çalışan herkesin başarabileceğine inancım sonsuz”
Özellikle mühendislik okurken birinci tercihiniz teknik üniversitelerden yana olmalı. Adının içerisinde “teknik” ibaresi geçen kadim üniversiteler. (ODTÜ, İTÜ, YTÜ…) Burada yanlış anlaşılan şey teknik üniversite de okumazsak eksik ya da yanlış mı yapmış oluruz? Tabi ki hayır. Seçme şansınız varsa bunlar size mesleğinizi en iyi yapmanız için büyük şanslar sağlayabilecek üniversitelerdir. Dünya da söz sahibi olan nadir Türk üniversiteleridir. Bunu sonucu olarak da meslek hayatında etkinlik ve yetkinlik kavramları devreye girecek size daha nitelikli kapıları aralayacaktır. Şunu da söylemekte fayda vardır. Nice ODTÜ mezunu kendini geliştiremediği için hayata dair beklentilerini karşılamamış olsa da, hatırı sayılır sayıda Anadolu’nun herhangi bir yerinde mühendislik okuyup özveri ve gayretiyle parmakla gösterilen ve aranan mühendislerden olan kişi vardır. Kimin başarılı kimin başarısız olduğunun takdirini sizlere bırakıyorum.
Matematik ilginç bir bilim dalıdır. Fizik, kimya ve biyoloji gibi laboratuvarları yoktur. Kontrollü deneylerle sınama şansımız yoktur. İspat vardır. İspat yöntemleri vardır. Biz matematikçi zannetmez, bilir. Bu sebeple tek materyalimiz kalem ve silgidir. Her öğrencinin de matematiği öğrenme yolu farklıdır. Bu aslında matematiğin sizcesinin oluşma sürecidir. Matematikte doğru tek olmasına rağmen doğruya götüren yol çoktur. Bu süreçte sürekli yazıp silmenizi önemsiyoruz. Doğrularınız sizin zaten, biz yanlışlarınızla ilgileniyoruz. Soru sormanızı, yanlış yapmanızı ve bu yolla doğruya ulaşmanızı teşvik ediyoruz. O yüzden sayfalarca yazıp sileceğiz ve en sonunda ideal olana ulaşacağız. Bu yolun kolay olmadığının farkındayız. Vazgeçemez mücadeleye devam ederseniz arkanızda bizi bulacaksınız…
Bu tamamen kişisel bir soru. Herkesin bulunduğu konum içerisinde değerlendirmesi gereken ve tek cevabı olmayan bir soru. Burada kar-zarar endeksine bakarak herkes kendi kararını vermeli. Ankara dışına gidersem maliyet ile Ankara’da ailemin yanında kalırsam maliyet karşılaştırması yapılmalı. Özellikle okuyacağınız bölümün orta ve uzun vadede getiri ve götürüleri de hesaba katılmalı. Burada üzerinde duracağım mühim konu seçme şansınız varsa geleneği olan bir üniversite de okumanız size her türlü kazanç sağlayacaktır. Tabii ki yapılacak meslek de bu sorunun diğer ayağı…
Geçtiğimiz yıllarda özellikle böyle Hacettepe T ıp düşünüp rüyalarında bile orayı gören idealist öğrencilerimiz olmuştu . Türkiye’ de 3 bin sıralama yapıp tekrar hazırlanmaya karar vermişlerdi. Buna saygı duymaktan öte diyecek bir şey bulamıyorum. Fakat tıp hayatı siz de takdir ederisiniz ki uzun bir akademik süreç bu süreçte lisans eğitiminizi devam ettirmeniz genel kabul. Uzmanlık için de yeniden TUS a girip bir üniversite de uzmanlık eğitiminizi tamamlamanız gerekmekte. (pratisyen olarak devam etmeyi planlayanlar istisna). Çok fazla Hacettepe tıp mezunu uzmanlık için başka üniversiteler seçmekle beraber, dışarıdan Hacettepe’ye uzmanlık eğitimini kazanan öğrenci sayısı da fazla. Şu halde kararı yine sizin vereceğinizi hatırlatmakla beraber önünüzdeki alternatifleri değerlendirmekte size bir fikir olması adına yukarıdaki durumu göz ardı etmemeniz sizin yararınıza olacaktır. Zaten bir hayli uzun olan tıp kariyerinizin daha fazla zaman kaybına tahammülü olmadığını varsayıyorum.
Geometri aslında ayrı bir yöntem ve tarz gerektirir. Okuma, okuduğunu şekle dönüştürme, analiz etme, nesleler arasındaki geometrik ilişkiyi kurma vb. gibi pek çok beceriyi bulundurmak mecburiyetindesiniz. Öğrendikten sonra ise bir o kadar vazgeçilmeziniz olacaktır. Geçmiş yıllardaki öğrencilerimden çok duymuşumdur: “hocam bir geometri soru bankası alıp tek başıma bir dağ evinde kafa dinleyip soru çözmeyi o kadar istiyorum ki…” ifadesini. Şimdi gelelim geometri öğrenmeye: burada soruların sıralaması çok büyük öneme sahip, herkes öncelikle geometri ile arasındaki mesafeyi tespit etmeli ve ona uygun bir yol haritası çıkarmalıdır. Kolaydan en zora kadar bütün skladan soru görülmeli ve geometri öğrenmede sınır koyulmamalıdır. Bu yüzden bizim öğrencilerimizin herbirinin geometri serüveni farklıdır. Sonunda ise durum neredeyse herkes için aynıdır. Geometriden soru kaçırmamak…
Muhtemelen kaynak seçiminde hatalar yapmış olabilirsin. İlk aklıma gelen sebep bu. Örneğin senin hedeflerin yüksek ama sen hep bilgi basamağında sorular çözersen ilerleme gözlemleyemeyeceksin. Çünkü her çözdüğün soru seni Bloom’un öğrenme basamaklarından bir üst seviyeye taşımalıdır. Yani sen en kötü senaryoya karşı kendini hazırlamalısın. Zor bir sınav olacak şekilde hazırlanıp kolay bir sınav ile karşılaşırsak rahatlıkla o soruları da çözebiliriz. Ama “zaten kolay çıkar hocam bu kadara de gerek yok…” fikri ile bir çalışma içerisinde olursan bu bir temenniden öteye geçmeyecektir. Belki sorular kolay geleceltir fakat ÖSYM’nin her yıl yaptığı gibi %10 luk seçici soruları çözemeyecek ve hedefinin uzağında kalacaksın. O yüzden değerlendirme seviyesine çıkıp oralarda sorular çözmemiz bize ilerleme katacaktır.